Türkiye'de polisiye yazarı olmak neden zor?

Türkiye’de polisiye yazarı olmak zor / Ahmet Veli Olgundeniz

Bu topraklarda; Agatha Christie, Sir Arthur Conan Doyle, Georges Simenon, Maurice Leblanc, Mickey Spillane ve P.Souvert-M.Allain….. gibi büyük yazarlar çıkmamıştır. Doğal olarak bir Sherlock Holmes, Hercule Poirot, Miss Marple, Tommy ve Tuppence, Komiser Maigret, Saint, Mike Hammer, Malta Şahini, Vertigo, Les Diaboliques, Fantoma, Perry Mason, Arsen Lupen gibi kahramanlara rastlayamazsınız. Çocukluğumdan hatırladığım Peyami Safa’nın Cingöz Recai’si Ahmet Ümit’in Başkomiser Nevzat’ı ve Celil Oker’in Remzi Ünal’ı vardı sadece. Onların da esamesi bile okunmadı.

ZANLILARI TOPLAYIN
Amerikan veya İngiliz polisiye filmleri veya dizileri izlerken de “Acaba suçlu kim çıkacak” diye düşünürdük. Evin hizmetçisi mi, hanımı mı yoksa kahya mı? Oysa Türkiye’de işlenen suçlarda herşey kabak gibi ortada. On tane güvenlik kamasının olduğu yerde suç işleyecek gerizekalılar herhalde bir tek bu ülkede var. Hal böyle olunca polisiye romancılığı da gelişmiyor.
Bu ülkede önemli olan suçluyu bulmak değil ki önemli olan yakalayabilmek.
Ülkemizde Allah’tan suçlular zeka ve plan yapma yeteneğinden yoksun da acar polislere ihtiyaç kalmıyor. Batıda emniyet birimleri kanıtlardan suçluya gider. Biz de ise tam tersi polis önce zanlıları toplar, onlardan kanıtlara gider. Diyelim bir cinayet işlendi olay yerine gelen polisin ilk söylediği söz “Toplayın bunları” Yani ne kadar ilgili ilgisiz adam varsa nezarete alınır günlerce sorgulanır sonra da birisi “Ben yaptım” der. “Bıçağı da şuraya attım” Polis gider bıçağı bulur. Kanıt tamam, dava kapandı.
Eee ilgilisi, ilgisizi günlerce nezarette kalmış kimin umrunda. Koca koca insanları aylarca hapiste tutup sonra da “Sende bişey yokmuş” deyip salıveriyorlar. Hak, hukuk hak getire…
En son yaşadığımız İzmir’de cinayetler işleyen bir seri katilin yakalanma olayıyla ilgili size küçük bir gazete haberini nakletmek istiyorum. Sabah gazetesinin 30 Nisan tarihli sayısının birinci sayfasında ard arda üç cinayet işleyen zanlının Bodrum’da yakalanmasıyla ilgili olarak: “Katil zanlısı Hamdi Ayri’yi 21 Nisan’da 7,65 bir silah çaldığını güvenlik kameraları tespit etti. 3 gün sonra bu silahla cinayetler işlenmeye başladı. Ancak hırsızlıkla cinayet arasındaki ilişki, ancak zanlı yakalanınca ortaya çıktı”
Yine aynı haberin devamında emekli bir polis şefinin şu ifadesine yer veriliyor (Syf. 17): “Cinayeti soruşturan masa acaba çoğrafi yakınlıktan dolayı, ilk cinayetteki 7,65 ile Bodrum’da çalınan 7,65 arasında irtibat kuramaz mıydı?” Gazete de bu haberin başlığını “İkinci ve üçüncü cinayetler önlenebilir miydi?” diye atmış.
Allah’a sonsuz şükredelim ki suçlu profilimiz çok düşük. Yer tersi olsaydı?
İyilikle kalın.

  
2213 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam54
Toplam Ziyaret240245