AHMET VELİ OLGUNDENİZ
Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969 yılında yaptığı bir deney var. Bu deneyde Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model Oldsmobile bırakır. Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi 'sağ kalan' otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar da) olaya dahil oldu.
Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti.
Sonucu değerlendiren Zimbardo, "İlk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz" dedi.
***
Zimbardo'nun bu deneyi Kırık Cam Teorisi'nin geliştirilmesine neden olmuş. Bu teoriyi destekleyenler New York'un efsanevi Belediye Başkanı Guilliani'nin, "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın?" sorusuna verdiği yanıtı örnek veriyor. Aynen aktarıyorum:
"Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırık olsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim.
Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım."
Demek ki bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Minicik de olsa bir suça tepki gelmez ve sonuçları hemen ortadan kaldırılmazsa bu orada düzeni sağlayan bir otoritenin olmadığı şeklinde algılanıyor. Kartopu misali, küçücük suçlar büyüyerek adeta bir çığa dönüşüyor. Bir süre sonra o bölge, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
Bunun için polis, önce küçük suçların peşine düşmüş. Dilencilik yapanları, kamu malına zarar verenleri, ulaşım araçlarına bilet almadan binenleri, kamusal alanları tuvalet olarak kullananları, hatta yüksek sesle konuşanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış. Polis gösterdiği bu kararlılıkla hangi boyutta olursa olsun suça asla izin vermeyeceğini ilan etmiş.
İngiltere'de de aynı durum söz konusudur. İngilizler bir suç işlerlerse bunun yanlarına kar kalmayacağını bilirler. Bir keresinde The Sun'da çıkan bir haberde devlet 10 penny'lik (bir çiklet parası) bir vergi alacağı için tam 230 Sterlin harcamış. Kinayeli haberde vergi dairesi eleştiriliyor. Görüşü alınan uzman ise şu cevabı vermiş, "230 Sterlin değil gerekirse 1 milyon sterlin de harcanabilir. Ancak şunu herkes bilmelidir ki bu ülkede, devlet er ya da geç ve her ne pahasına olursa olsun vergisini son kuruşuna kadar alır ve kimse bundan kaçamaz"
***
İster bir polis, ister bir yönetici, isterse bir ebeveyn olun minicik bir suçu, kabahati veya düzensizliği görmezden geldiğinizde nasıl bir kötülük yaptığınızı bir kez düşünün. İyilikle kalın...